İnsan denilen mahlûk kâinattaki canlı cansız her şeyi, herkesi, kendisine hizmet için yaratılmış sandığından, diğerleri üzerindeki otoritesini, kurmak, sağlamlaştırmak ve devam ettirmek için enva-i çeşit kavramlar uydurur. Ya da var olanları da deforme ederek işine geldiği gibi kullanır. Mesela evcilleştirmek diye bir kavrama sığınarak hayvan haklarını ihlal eder, demokrasi diye bir kavramı kullanarak bütün canlıların hayatlarını mahveder. Eğer Amerika’nın ”Demokrasi getireceğiz” deyip yaşadığımız coğrafyaya neler ettiğini kısaca hatırlarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız aziz okurlarım. Tıpkı demokrasiyi iyi bir şey sanıp ondan medet umanların bekleyişi gibi, insanın uydurduğu bütün sistemlere karşı çıkan bir insan olarak, demokrasi denilen kavramın da beni mutmain etmesini beklemek beyhude bir bekleyiş olur. Demokrasi sadece güçlünün zayıfı ezmek için uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir.
Peki ya İslam?
Kendi uydurduğu kavramları diğer canlılara zulmetmek için kullanan insanoğlu Allah’ın vahyettiği dinleri de bu anlamda kullanmış ve tahrif etmiştir. Önce Yahudiler Tevrat’ı, sonra Hıristiyanlar İncili ve en son olarak da Müslümanlar Kuran’ı tahrif etmiş ve amaçlarına uygun hale getirerek işlerine geldiği gibi kullanmaya başlamışlar. Eminim şimdi İncil’in ve Tevrat’ın tahrif edildiği noktasında hemfikir olan Müslümanlar Kuran’ı tahrif etmediklerini söyleyerek, hemen itiraz edeceklerdir. Hatta bu fikirlerini ispat etmek için hiç utanmadan yine Kuran’dan bazı ayetleri delil olarak göstereceklerdir. İyi de benim zaten buradaki amacım ayetin orijinalinin değil Müslümanlar tarafından manasının tahrif edildiğidir. Anlamı barış demek olan bir dinin mensuplarının birbirine olan düşmanlıklarını ve birbirleriyle olan savaşlarını başka nasıl açıklayabiliriz ki? Yani eğer nüfus kâğıdında Müslüman yazanlar gerçek birer Müslüman ise ümmetin bu halinden dolayı ben Allah’ın adaletine olan inancımı kesinlikle yitiririm. Gerçek şu ki biz Müslümanlar da diğerlerinin düştüğü hataya düşerek dinimizi kendi çıkarlarımız için her şeye alet ettik. Konuyla ilgili yüzlerce örnek verebilirim. Ya da sizler de zaten biliyorsunuzdur bu örnekleri. Çünkü çoğunlukla gözlerimizin önünde cereyan ediyor bu örnekler.
Yaşasın fıtrat
Geriye bir tek fıtrat kalıyor. Yani en tehlikesiz hali olan, insanın bebek hali, çocuk hali. Eğer insanın fıtratı bozmak için yaptığı kimyasal ve genetik çalışmalar da semeresini vermeye başlarsa artık insanı kimse kurtaramaz insandan. Bu belki de artık Yecüc Mecüc çağının başlangıcı olacaktır. İsrail denilen terörist devletin ( ki ben onların devletini tanımıyorum aslında)sibernetik alanında, genetik alanında yaptığı çalışmaların sonuçlarını almaya başladığı gündemden düşmüyor. Yani siber insan (robot insan) için geri sayım başladı bile.