Lider Haber

Müziğin Özünü Özümsemek

Müziğin Özünü Özümsemek
Mehmet Akif Ertaş( akif@liderhaber.com )
03 Ocak 2020 - 5:18


28 Aralık 2019 tarihinde vefat eden Metin Güyer, Türkçenin sıklıkla kullanılan bir deyimini, Armut dibine düşeri ete kemiğe büründüren bir hayata imza atmıştır.
TRT Ankara Radyosu’ndan emekli olunca, Sanatçının emeklisi olmaz düsturuna son nefesini verdiği âna kadar riayet eden Güyer, Türk Sanat Müziği’nin kalburüstü seslerinden birisidir ve bu özelliği taşımasını, babası bestekâr Ekrem Güyer ile annesi Türk Sanat Müziği solisti Müzehher Güyer’e ve amcası Nevzat Güyer’e borçludur.
Birçok eseri, zaafa düşmeden seslendirse de, babasının, annesine ithaf ettiği, nihavend makamındaki Unutturamaz Seni Hiçbir Şey’le hatırlanan Metin Güyer, sözü edilen müziğin sadece, dillere pelesenk olan değil, üzerine ölü toprağı serpilmiş eserlerine de aynı profesyonellikle hayat vermiştir.
Metin Güyer, bu özelliğini doğal olarak yine ebeveyninden almıştır. Zira onlar da Türk Sanat Müziği’nin Türkiye’ye özgü popüler ve popülist kodlarla çözülmesinden rahatsızlık duydukları için, sadece ön planda olanla değil, görülmeyenle de meşgul olmuşlardır. Görülmeyenle meşguliyetleri de onları ister istemez, unutturulan eserleri gün yüzüne çıkarmaya sevk etmiştir.
Unutturamaz Seni Hiçbir Şey’i sadece, bir erkeğin, bir kadına aşkı ve bağlılığının dışavurumu olarak okumak, okuyanı yanılgıya düşürür. Zira Ekrem Güyer bu eseri besteleyerek aslında sadece Müzehher Güyer’i değil, izini sürdüğü geleneği de unutmadığını anlatmak istemiştir.
Bestelendiği makamın kalıplarına sığmamasına rağmen, Metin Güyer dışında, repertuarına alan birçok isim, hem nihavendin dairesinden çıkamayarak, hem de hikâyesine vâkıf olamayarak okudukları, seslendiremedikleri, hayat veremedikleri için, eser, Ekrem Güyer’in kabullenemeyeceği bir noktaya parça aşamasına getirilmiştir.
Ekrem Güyer, bir geleneğin sadık iz sürücüsü olduğu için onu sadece besteci değil, aynı zamanda musikişinas olarak da konumlandırmak gerekir. Unutturamaz Seni Hiçbir Şey, musikişinas olarak nerede durduğunu göstermesi bağlamında önemlidir.
Nihavend dışında; hicaz ve birleşik makamlardan kürdilihicazkâra da nadide örnekler veren Ekrem Güyer, bu makamlarda da klişenin esaretine boyun eğmediği gibi geleneğin izini sürmeyi ihmal etmemiştir.
Sadece Türk Sanat Müziği değil, Türk Halk Müziği için de alın teri döken; Muzaffer Sarısözen’in derlediği İzmir’in Kavakları isimli esere kaynak kişi olarak adını yazdıran Ekrem Güyer’in eşi Müzehher Güyer de geleneğe dış kapının mandalı muamelesini reva görmeyerek eşinin mücadelesine destek vermiştir. Ekrem Güyer’in abisi Nevzat Güyer de onları yalnız bırakmamıştır.
Oğulları Metin Güyer; Türkiye’ye özgü popüler ve popülist kültürün, her taşın altından çıkan zehirli mantarlarının hayatını yaşamadığı için onu da bir mücadeleci olarak görmek gerekir.
Sözü Türk Sanat Müziği’nden açsalar da, bu müziğin künhüne varamayanlar, müziğin ve dolayısıyla bestekârlarının edilgin olduklarını düşünerek, mücadele gibi bir fiili bu türe yakıştıramazlar. Oysa mücadele bu müziğin özündedir. Güyer ailesi de ömrünü bu özü özümsemekle geçirmiştir.

LİDER HABER.... HABERİN LİDERİ...

porno sex brazzers porno hd porno porn porno seyret hack forum

betmarino aresbet betnano asyabahis mroyun bahigo mobilbahis bets10 imajbet betper