BIST 100
10.720,36 -0,06%
DOLAR
41,8190 0,19%
EURO
48,6128 0,45%
GRAM ALTIN
5.404,54 1,25%
FAİZ
40,01 -0,25%
GÜMÜŞ GRAM
67,45 1,90%
BITCOIN
112.189,00 -1,88%
GBP/TRY
55,8959 0,45%
EUR/USD
1,1619 0,48%
BRENT
62,73 -3,82%
ÇEYREK ALTIN
8.836,42 1,25%
İstanbul Hafif Yağmur
İstanbul hava durumu
15 °

İNSANLIK TARİHİNE YÖN VEREN HAYVANLAR

kose_yazisi

Herkes tekrar merhabalar. Tarihin derinliklerinde yer alan güzellikleri sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. Bugünkü mevzubahsimiz, hayatımıza güzellik ve değer katan hayvan dostlarımız. Oldukça geniş bir yelpazeye sahip hayvan dostlarımızı, uzmanlık perspektifimizle irdelemeye çalışacağız. Her hayvan varlığı ile ilâhi nizâma katkı sağlıyor ama konumuz “Tarihe Yön Veren Hayvanlar”. Dinler tarihinin en eski kayıtlarından itibaren bazı hayvanların dünyanın geleceğini değiştirdiğinden bahsediliyor. Biz de usulca konumuza giriş yapalım.

Eski Ahit’te yer alan bilgilere göre MÖ 4000’li yıllarda büyük Nuh Tufanı gerçekleşir. Gemi, günlerce sularda sürüklenir. Yağışlar durduktan sonra Hz Nuh (AS), karaların göründüğünü anlamak için kargayı gönderir. Ancak rivayete göre karga leşleri görür ve onları yemeye dalar. Geri dönmez. Bunun üzerine güvercin gönderilir. Güvercin bulduğu bir zeytin dalını ağzıyla Hz Nuh’a geri getirerek müjdeyi verir. İşte o günden sonra ağzında zeytin dalı ile güvercin, barışın ve dinginliğin sembolü olur. Hz Nuh kargaya yaptığından ötürü “Sesin çirkin olsun, ömrün uzun olsun ve bütün insanlar senden nefret etsin” diye beddua eder. İşte kargaların bugünkü halinin sebebinin bu beddua olduğuna inanılır. Ancak aynı karganın Allah tarafından, Kâbil’in insanlık hayatındaki ilk cinayetle Hâbil’i öldürdükten sonra cenazeyi nasıl defnetmesi gerektiğine rehberlik etmek üzere görevlendirilmiş olduğunu hatırlatalım, kargaya karşı sûizan beslemenizin önüne geçelim ve Yunus ile devam edelim.

Bu kez yer Ninova, yani Antik çağın en önemli medeniyetlerinden biri olan Asurların başkenti. Halkı isyan etmiş. Allah onları uyarması ve doğru yola davet etmesi için bir peygamber gönderir. Bu peygamber çok uğraşır ama başarıya ulaşamaz. Ümidini kaybeder ve şehri gemiyle terk eder. Bir takım olaylar neticesinde gemiden atılır ve bir balık tarafından bütün olarak yutulur. Allah’ın takdiri ile ölmez. Balık karnında pişman olup, tövbe eder. Balıkçılar tarafından yakalanan balığın karnı yarıldığında peygamberin canlı olduğu görülür. Tövbesi kabul olur ve peygamberliğine devam eder. Tekrar hak yola dönen Ninova ile Asur, zamanının en büyük imparatorluğu haline gelir. Dolaylı olarak yazının Anadolu’ya gelmesine ve Anadolu’da büyük ticaret kolonilerinin gelişmesine, mevcut kültürel altyapımızın temelini atmaya vesile olan o peygamberin ismi olan Hz Yunus’un (AS) ismine nazaran o balığa da halen “Yunus” demekteyiz. Hz İbrahim’i (AS) ateşe attıran, zamanının büyük zalimi, gücü ile kendini yenilmez kılan Nemrut’un, bir ayağı kırık ve bir gözü kör sivrisineğin burnundan beynine kadar ilerleyip, vızıltından kurtulmak için kafasını duvarlara vura vura öldürmüş olduğu gerçeği ile sivrisinekten bahsederek tarihte biraz daha ilerleyelim.

Şimdi, MÖ 1000’li yıllardayız. Filistin topraklarındayız. Yahudilerin Eski Ahit’inde yer alan Kefaret Günü ayinlerinde, tüm Yahudi kavminin günahları simgesel olarak bir erkek keçiye yüklenirmiş. Kura ile seçilen bu keçi, “Azazel” isimli kötü ruhu yatıştırmak ve Yahudi kavminin tüm günahlarından arındırmak için tüm Kudüs sokaklarında gezdirilirmiş. Bu esnada günahı olanlar, tüm günahlarını bu keçiye aktarırmış(?). En sonunda Kudüs dışında bir uçurumdan atılarak halk, sözde günahlarından kurtulurmuş. Günümüzde sık kullandığımız ve bir başkasının sorumluluğunu üstlenmek anlamına gelen “Günah Keçisi” tabiri buradan gelmekteymiş.

Tarihi 14. yüzyıla kadar biraz daha ileri saralım. Şimdiki konuğumuz “Kedi”. Ortaçağ Avrupa’sındayız. Skolastik Hristiyanlık felsefesi uyarınca cadıların kedi kılığına büründüğüne, kedi besleyen yaşlı kadınların cadı olduğuna inanılır, bu gerekçeyle suçlananlar bazen kedisiyle bir çuvala konup nehre atılırmış. Kedilerin olmadığı dünyada fareler ve üzerinde taşıdığı pirelerin hâkimiyeti başlamış. Avrupa nüfusunun 2/3’ünü yok eden “kara ölüm” yani “veba”, işte bu hâkimiyetin ürünü. Dünyayı kasıp kavuran vebanın bizi nispeten çok çok az etkilemiş olmasını tarihçiler iki sebebe bağlamakta. İlki günde 5 vakit namazın getirdiği abdest ve hijyen. Diğeri ise peygamberimizin bizzat kedisi Muezza’ya gösterdiğinden örnekle, kedilere karşı olan sevgi ve muhabbetimiz.

Biraz da köpeklerden bahsedelim mi? Ne dersiniz?  1808-1839 yılları arasında hüküm süren 2. Mahmut Dönemi. Köpeklere taş atan bir İngiliz’in düşüp ölmesi sonucu İngiltere’nin verdiği bir notaya istinaden Padişah bir ferman yayınlar ve on binlerce köpek toplanıp Sivriada’ya terkedilir. Halk bu vahşeti uğursuz sayar ve tepki gösterir. Gerçekten de o sıralar da Navarin’de Osmanlı Donanması, İngilizler tarafından tamamen yok edilir. Bu durum köpeklerin lanetine bağlanır ve köpekler toplanıp tekrar geri getirilir. Bu kez yıllar 1870’i gösterdiğinde tahtta Abdülaziz vardır. Benzer şekilde yabancılardan gelen şikâyetler üzerine yine köpekler toplatılır,  yine Sivriada’ya sürülür. Ve yine çok geçmeden İstanbul tarihinin en büyük yangınlarından biri olan “Beyoğlu Yangını” çıkar. Halk bu durumu köpeklere yapılan eziyet ile ilişkilendirir. Köpekler tekrar İstanbul’a getirilir. Son olarak 1910 yılında Alman Kralı 2 Wilhelm’in İstanbul’u ziyaretinde ortalıkta gözükmesin diyerek İstanbul Şehremini Suphi Bey tarafından toplanan köpekler yine aynı yere sürgün edilir. Bu kez bu sürgün çok daha ağır tabloya neden olur. Açlıktan uluyan köpeklerin seslerinin şehrin dört bir yanında aylarca yankılandığı ve ölen köpek leşlerinin kokusunun yıllarca geçmediği anlatılır. Zaten bu sürgünden sonra Sivriada’nın adı “Hayırsızada” olarak anılagelir. Bu olaydan sonra gelişen Balkan Savaşı hezimeti halk tarafından bu sürgüne bağlanır.

Sıradaki hayvanımız “Maymun”. Hikâyesi için tarihi 1920’ye saracağız. O tarihteki Yunan Kralı Alexander, köpeği ile bir parkta gezerken köpeği ile orada olan evcil bir maymun kavgaya tutuşur. Kral ikisini ayırmaya çalışırken tahrik olan başka bir makak maymunu, kralı ısırır. Kral çok geçmeden sepsis nedeniyle ölür. Tam da Türkiye ile yapılan savaş esnasında gelişen bu olay ve siyasi istikrarsızlık, Yunan savaş tarihinde büyük zafiyete yol açar. Bizim Kurtuluş Savaşı, onların sonradan “Küçük Asya Felaketi” diyecekleri savaşa yeterince ilgi ve alaka gösterilemez ve kaybedilir. Zamanın İngiliz Savaş Bakanı Churchill’in tabiri ile “Bir maymun ısırığı yüzünden çeyrek milyon insan öldü ve Yunan savaşı kaybetti”. Bunu biliyor muydunuz? Ben de yeni öğrendim.

İsterseniz biraz da “serçe” diyelim ve sohbetimizi bitirelim mi? Zaman makinamızı 1958’e ayarlayalım ve Çin’e uzanalım. Çin diktatörü Mao, serçelerin zaten yetersiz ve kıt olan tahıllardan az ve sık şekilde hırsızlık yaptığını gözlemler. Engin(?) zooekoloji bilgisiyle bir karar alır. “Tüm serçeleri öldürün”. O an tüm Çin’de serçe avı başlar. Milyarlarca serçe öldürülür, yumurtaları kırılır ve yuvaları parçalanır. Gel gelelim serçelerin yok olması, beraberinde onların yiyerek dengeyi sağladığı böceklerin artmasına ve tam bir kıtlık felaketine sebep olur. Yaklaşık 45 milyon Çinlinin açlıktan öldüğü bu felaket, onları ne bulurlarsa yemeye sevk etmiştir. Bugün börtü, böcek, kedi, köpek olur olmaz her şeyi yedikleri için kınadığımız Çinlilerin bu durumunun işte bu mecburiyetten kaynaklandığını, hemen linç etmememiz gerektiğini ve bunun da serçelerin laneti olduğunu bilmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda yazacak o kadar çok şey var ki ama sizlerden gelen bazı uyarılar, yazılarımın uzun olduğu yönünde. O halde sizleri önemsiyor ve şimdilik virgül koyuyorum. Haftaya yeni ve ilginç bir konu ile sizlerle buluşmayı iple çekiyorum. Kalın sağlıcakla.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.
Yeni bir yorum göndermek için 60 saniye beklemelisiniz.
Kevser Tuna 09.09.2025 00:33

Emeğinize sağlık

Yanıtla
Okan 09.09.2025 20:46

her zamanki gibi harika…

Yanıtla
Nurcihan Yaşar 09.09.2025 21:16

Dr bey hayranlıkla ve merakla yazılarınızı takip ediyoruz.Günlük hayatta sıradan gelen şeylerin perde arkasını aydınlattığınız için teşekkürler. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.

Yanıtla
Yasin Küçükbahar 12.09.2025 00:03

Kalemine sağlık Hayrettin abi..

Yanıtla
Kadri Munga 12.09.2025 09:06

Çok keyifli ,Yunan kralın ölümü ve Çinlilerin serçe katliamını duymamıştım daha önce…

Yanıtla