-Gömleğin ilk düğmesi: FETÖ
-FETÖ mü bitmiyor; Bitirmek istediğimize mi FETÖ diyoruz-
"Ladin öldü-Gülen döndü" diye yazı yazmıştım. Usame bin Ladin öldürüldüğü ay yazmıştım bu yazıyı. Hatta yazımın yayınlandığı Haber Ajanda'yı o dönem örgütün Ankara'daki üst düzey ismi dergiyi aramış "Yazıyı bir kaç arkadaş bir kaç kez okuduk; Hocaefendinin lehine mi aleyhine mi anlamadık?!" demişti. Hatta "Bir sonraki yazıda bu yazarın net fikrini yazmasını istiyoruz!..." diye rica(!)da bulunmuştu... Zaten bir sonraki yazıda dergi "Muhkem Din-Müteşabih toplum" yazımla açıktan savaş açmıştı!...
Yazının özeti şuydu: ABD'nin İslam coğrafyasında örgütleyip-etkinleştirdiği iki küresel portre/tipoloji var: Usame bin Ladin ve Fethullah Gülen.
ABD Usame bin Ladin üzerinden İslam-Terör ilişkisi kurup operasyonlar yaparken; Müslüman coğrafyada "Usame örnek olamaz. İslam ve Terör yan yana getirilemez!" tepkisi verenlere de bu sefer ABD, "Doğru... İslam aslında Barış dinidir; bunun ispatı da Fethullah Gülen örneğidir!" diye propaganda yapıyordu. Dolayısıyla Usame bin Ladin öldürünce; Gülen'in dünyada PR'ının yapılması ve Türkiye'ye dönerek Türkiye devletini ABD'ye hizmet ettirilmesi operasyonuna start verilecekti..." Yazının özeti buydu.
Nitekim Erdoğan'ın politik aklını analiz ettiğim "Zamanı Geldi" kitabımda uzun uzun Erdoğan ile Gülen arasındaki mücadelenin perde arkasını da deşifre etmiştim. TRT Haber beni canlı yayına davet etmiş; Ceren Akdağ'ın sunduğu "Sözün Özü" programına katılmış ve bu kavgada Erdoğan'ın safında durduğumu ilan etmiştim.
Program sonrasında bu savaşı Gülen'in kazanacağına inanan ve ona hizmet edenler; Belediyeden istifamı organize etmişlerdi... Aynı ay içinde Başbakan yardımcısı Prof.Dr.Emrullah İşler'in davetiyle başdanışmanı olarak TBMM'de göreve başladım. Ve ilk günlerde daha sonra bakanlıkta yapmış olan, sayın Erdoğan'ın önmeli bir kurmayı benden "Bursa-FETÖ" raporu istemişti...
O zaman muhatabım olan değerli siyasetçiye şu cümleyi kurmuştum: " FETÖ'yü eksik tarif ediyor ve mücadele yöntemlerinde de ciddi hatalar yapıyorsunuz!....". Detay isteyince benden seri yazımda paylaşacağım şekilde FETÖ analizi yapmıştım. Bu analiz sonrası FETÖ raporu noktasında farklı adreslerden analiz talep edilmişti... Açıktan FETÖ ile mücadele başlatan kampanyalar yapıyor her ay Haber Ajanda dergisinde kapaktan FETÖ ile mücadelenin yöntemlerini yazıyordum. Kadim dostlarım bile beni uyarıyor ve bu mücadeleden FETÖ'nün galip çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu; o nedenle açıktan mücadele etmemin risk taşıdığını belirtiyorlardı...
Oysa ben FETÖ'nün hiyerarşisi olan ve ABD tarafından etkinleştirilen ve ele başı Gülen olan bir örgütten fazlası olduğunu; esas mücadele edilmesi gereken alanın bir "Zihniyet" olduğunu ve bu zihniyetin hem devlet hem toplumda sosyolojik ölçekte kök saldığını anlatmaya çalışıyordum....
Kuşkusuz.... Yıllardır her türlü analiz-yorum yapıldı FETÖ hakkında. Ele başı da öldü. Ancak 15 yıldır "FETÖ operasyonu" manşeti atılarak operasyonlar haber yapılıyor? Neden? Bitirilemediği için mi? Hayır! Yöntem hatası var ve bu "gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek"te ısrar edildiği için; Bitmez!...
Çünkü Örgütün hiyerarşik yapısıyla mücadele etmek ile Örgütün ülkemizde hem toplum hem devlet zemininde örgütlediği "Zihniyet" ile mücadele ayırt edilemedi.
FETÖ'nün hiyerarşik örgüt yapısından ve küresel bağlantısından çok daha önce mücadele alanı olarak: bir "Zihniyet" olduğu ve bu zihniyetin hem devlet hem toplum içinde kökleştirildiği ve bunun sosyolojik olarak yapısal bir güce eriştiğini görmemiz gerekiyor.
Nasıl Usame bin Ladin ölünce onun içinden türetilen "Zihniyet" yaşamaya devam ediyor ve ABD bunu kullanmaya devam ediyorsa; Gülen de ölmüş olsa bile onda türetilen zihniyet varlığını koruyor ve bu zihniyet üzerinde ismi-cismi başka isimler üzerinden ABD operasyonuna devam ediyor...
Zaten örgütün kalan kısmı bu zihniyetin varlığını sürdürmesinden cesaret alarak başka operasyonlar üretmeye çalışıyor. Zaten bu "Zihniyet" Gülen ile başlamadı ki, bitsin!... Gülen’de örgütlenen yapı bir konsersuyumdur! Kemalizm bile bu yapıya nüfuz etmiş ve operasyonlar yürütmüştür. Zaten 15 Temmuz bir FETÖ-Kemalist/Natocu kadro iş birliği işidir...
O nedenle...Bu zihniyetin kodlarını ortaya koymak lazım. Fakat birşeyin altını çizmem gerekiyor: Yazının odağı bizzat FETÖ örgütü değildir. Bu alanda o kadar çok şey söylendi ki, tekraren aynı zeminde yazmak istemiyoruz. Bizim odaklandığımız yer: Zihniyet ve Kodları
Ve tabi bu zihniyeti giydiği gömleğe düğme diye takmış ve onu da yanlış iliklemiş ve kendisini FETÖ ile mücadele içinde sanan ancak o zihniyete hizmet etme tuzağına düşmüş olan çevrelerin aymazlığına yönelik kritik kodları hatırlatmaktır.
Çünkü Erdoğan sonrası için en örgütlü hazırlık yapanlar bu zihniyet sahibi çevrelerdir ve sosyolojik ölçekte devlet ve toplum içinde etkinleşmiş olanlardır. Onlar için Gülen öldü diye bu zihniyet ölmüş değildir!...
Peki mücadelede hangi kritik hatalar yapılıyor? Neden eksik bir tarif var ve mücadele yöntemi neden onları besliyor?

