-ÖRGÜT KATMANLARI -
Öncelikle FETÖ ( Fethullahçı Terör Örgütü ) ismi “eksik/kusurlu tanımlama”dır. Mesela “Apocu Terör Örgütü” dediğinde; Apo ölünce örgüt dağılmış ve bitmiş olacak mı? Peki neden eksik-kusurlu tanımlamadır? Çünkü nasıl “ Apocu Terör Örgütü” dediğinde; “Kürt” başlığı altında geliştirilmiş ideolojiler, örgütler, doktrinler, milliyetçilikler bitmeyecekse ve bu alanda İngiliz-Amerikancı operasyon projeler sürecekse; FETÖ ele başının ölmesi de bu örgütlenmenin ZİHNİYET KODLARI üzerinden benzer küresel operasyon projeleri sürecektir; sürmektedir de!...
Şimdi FETÖ ile mücadelenin “Hiyerarşi/Örgüt” eksenli tarafındaki kusurlu görme ve eksik operasyonun ana sebebini açıklayalım; sonra asıl odağımız olan Zihniyet kodlarını deşifre edelim.
Bir sefer; Fethullah Gülen ismiyle yolu kesişmiş; bu örgütlenmenin içinde; sohbetlerde bulunmuş, yardım etmiş, bu örgütün telkini üzere evlenmiş, görev almış ve ardından Gülen’i kendine dini, dünyevi rehber seçmiş; örgütün üyesi-parçası olmayı gönülden benimsemiş; Ve de bu cemaatin “mevcutlar içinde en iyisi, en etkini biziz!…” kabulü içinde iken; artık “Talimat/görev” zinciri içinde bulunmuş kişilere “FETÖ örgüt üyesi” denebilir ve bunların bu örgütün devlet içindeki yapılanmış şemasına da “PARALELCİ” denebilir. Yani “Kar Topu”nun kendisi bu! Fakat bu kartopu bir eğimden bırakılmış ve üstünden geçtiği her kar kümesini/sosyolojik zemini kendine katarak büyümüş ve ÇIĞ olarak devlete ve topluma düşmüştür.
Mesela bana sorulmuştu çoğu zaman: Aslı Milli Görüş kökenli olanlardan bazılarının neden bu harekete eklemlendiğini ve hizmet ettiğini… Hatta neredeyse AK Parti üst yönetiminden/kurmayların ailesinden asgari bir kişinin bu harekete neden inanıp destek verdiğini ve hatta AK Parti içinde onların elçi gibi hareket ettiğini; bunun asli sosyolojik ve teknik gerekçelerini sormuşlardı. FETÖ ile hiyerarşi-şema olarak mücadele noktasında şu ayrımları-kodları hatırlatmıştım cevaplarımda.
** PROFESYONELLER: Profesyoneller; Gücün olduğu yerde konuşlanan, güç sömüren ve gücün değişme süreçlerinde operasyonlarda dublör ve tetikçi olanlardır; ve her dönemin-güç olgusunun içinde varlıklarını sürdüren “operasyonel ve kariyerci” tiplerdir.
FETÖ içinde de Profesyoneller yetiştirildi. Ancak FETÖ çoğu operasyonda kendi profesyonelleri yerine, cemaat ve iktidarın gücüne yönelmiş olan profesyonelleri kullanmayı tercih etti. Yani onları tetikçi-dublör olarak kiraladı!... FETÖ ve Profesyoneller arasında, bilerek ve karşılıklı temkinli çıkar ilişkisi içinde, bir ilişki oldu. Ancak bu Profesyoneller yukarıda tanımladığımız FETÖ-Parlelci şemada değillerdi ve hiçbir zaman olmadılar. Zaten FETÖ çekirdek-kozmik odalarına çoğunu almadı…
İşte bu Profesyonellerin tamamı 17-25 Aralık sürecinde çift taraflı çalıştılar ve Erdoğan tarafı öne çıkınca/ Erdoğan’ın işin içinden çıkacağını fark ettiklerinde; hepsi AK Parti/İktidar içinde hızla konuşlandılar. AK Parti/İktidar içinde bu profesyoneller hala aktifler ve daha keskin cümle kurabilirim: Bu Profesyoneller, doğası gereği, güç sahibi olarak AK Parti içinde etkili-yetkili konumdalar. Ve yine doğası gereği; iktidar bu profesyonellerin farkında olduğunu ve onları kullandığını vehmediyor… Şimdi bu profesyoneller Erdoğan sonrası için pozisyon alıyorlar… AK Partinin köklerine-ruhuna inanan ve 23 yıl karşılıksız destek verenlerin “Partide tuhaf işler!” diye sıraladıklarının hepsi bu Profesyonellerin ürünüdür. Ve partiye sadık kitleye oranla daha etkili-yetkili pozisyondalar…
Zaten İktidarın 15 Temmuz’dan beri operasyon yaptığı çoğu kişi bu Profesyonellerdir, ancak kamuoyuna “FETÖ” etiketiyle anons ediliyorlar.
*** AKTİF UYUMLULAR: AK Parti ve Gülencilerin, şu ya da bu hedefle, ilişkilerinin iyi olduğu dönemde; iki tarafla da iyi geçinmiş ve Zengin olmuş; Kariyer-Statü sahibi olmuş çok ciddi çevreler oldu.
İşte bu çevreler, bu savaştan kendi zenginliklerinin ve statülerinin kaybolacakları endişesine girdiler. Bu nedenle 17-25 Aralıktan 15 Temmuz’a kadar; iki tarafa da “Aktif”te uyumlu kalarak süreci atlatmaya çalıştılar. Daha keskin cümle kurayım: iki tarafın da “Politik Münafık”ı oldular. İşte bu politik münafıklar için “FETÖ Borsası” kuruldu…
İki taraftan da “Ya Cezaevi ya Rüşvet!” ikilemine sokuldular… Onlar da kazançlarının bir kısmını paylaşarak işten sıyrıldılar. Şimdi hepsi sıkı AK Partciler!... Parası olmayanlar ise “Bilgi-Belge” taşıdılar…. AKTİF UYUMLULAR 2023 seçimlerinde bu sefer de Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı arasında “Politik Münafıklık” diplomasisi uyguladılar. AK Parti bunları Millet İttifakını parçalayacakları umuduyla kullandığını vehmediyor…
*** PASİFTE UYUMLULAR: Bunların geçmişlerinde FETÖ ile yolu kesişen hikaye yok. Fakat bir şekilde bazı bilgi, belge ve görüntüleri FETÖ’nün elinde olduğu için; bütün süreçlerde Erdoğan’ı yalnız bıraktılar; Çünkü FETÖ’nün Erdoğan’ı ekmek-peynir gibi yiyeceğine inanıyorlardı.
Aslında çoğu Mili görüş kökenliydi; ancak kuyruklarını kaptırmışlardı…. O nedenle, 17-25 Aralık sürecinde Erdoğan’ın aşırı davrandığını ileri sürdüler. Hatta Erdoğan’ın “Yalnızım! Tek başıma da kalsam mücadelem sürecek! Dostlarım, Yoldaşlarım beni yalnız bırakıyor!...” dediğinde kasttetiği tipoloji işte bu PASİF UYUMLULAR kitlesidir; Çoğu partinin-iktidarın omurgasında, lifinde, damarında hep vardılar… Var olmaya da devam ediyorlar. FETÖ’nün de Erdoğan’ı yalnızlaştırmak için fena kullandığı kitle budur… Bu tipoloji 15 Temmuz gecesinde de PASİFTE BEKLEME durumundaydılar. Sabah şafak söktüğünde Milletin kazandığı, Erdoğan’ın kazandığı görülünce; bir den açıktan FETÖ karşıtı oldular…
*** MUHALEFET TAŞERONLARI: “Erdoğan’dan kurtulalaım da! Bunun nasıl olacağı ve kimlerle olacağı önemli değil!...” diyen; Erdoğan düşmanı bütün çevreler 17-25 aralıktan 15 Temmuz’a kadar FETÖ örgütünü sahiplendiler. Hatta 15 Temmuz darbe girişimine “Kontrollü Hükümet Darbesi” dediler… İktidar bu çevrelere bu süreçte FETÖ’ye destek verdiğini hatırlattıkça; Muhalefet olup ama FETÖ taşeronluğu yapanlar 17-25 Aralık öncesi AK Partinin desteğini hatırlatıp durdular. Tereddütsüz diyebilirim: Erdoğan karşıtı olan bütün partilerde, medyada, STK'larda v.b. yapılanmalarda FETÖ aktif haldedir!... Profesyoneller ise daha da aktif…
*** BATICI-KEMALİST-NATOCU KANAT: Aslında, herkes FETÖ ile Kemalist/Natocu arasında inanılmaz bir mücadele olduğunu vehmediyordu. Oysa iki taraf da İngiliz-ABD istihbaratının taşeronuydu… 15 Temmuz’daki iş birliği ilk değildi. FETÖ’nün ikinci halkası idi bu kanat. Dış istihbaratların beslediği, onure ettiği, kolladığı kanattı bu. AK Partinin bu kanadı çözmesi ve çökertmesi için İngiliz-ABD istihbaratını çökertmesi lazım. 15 Temmuz sonrası bu yolda mesafe alınmış olsa da; yol uzu ve karışık…
*** SEÇMEN ÇIKARI: FETÖ’nün en başarılı olduğu alan Seçmenleri manipüle etmesiydi. Bütün seçimlerde ve Referandumlarda, Medya-STK-İş dünyası üzerinden seçmenleri yönlendirildi. Çoğunda ( 17 Aralık’a kadar…) AK Partiye destek havasında sürdürülen bu süreçte; Seçmen 17-25 Aralıkta bir sendeledi. FETÖ’nün bu işten galip çıkacağına inanan ve o nedenle CHP’ye oy veren veya sandığa gitmeyen seçmen şu paniğe düştü: Aileden bir şekilde biri FETÖ dessteği almıştı. Ya okumuş ya ticaret yapmış veya yurt dışında destek almıştı... Bu ilişkiden mağdur olma ihtimali vardı.
Şu hani meşhur “Bir kurban derisi verdi diye mi FETÖ’cü oldu!...” veya “Bank Asya’da hesabı olduğu için sadece içeride!...” diye serzenişte bulunan… kitle. İşte AK Parti 17-25 Aralık sonrasında bu seçmenin oyunu kaybetmeyi göze aldı ve 17-25 Aralık ayında FETÖ ilişkisini radikal şekilde koparmayan; “Biraz bekleyelim… İzleyelim!...” diyen kimseyi, gözünün yaşına bakmada, FETÖ çuvalının içinde doldurdu ve ikinci bir emre kadar işten attı/cezaevine gönderdi… “Kuru-Yaş” hikayesi ve “At-İt izi” metaforu işte bu dokuya dönüktü.
Sonuç?
Şimdi bu kategorilerin ( Kripto kategorisine girmedim bu arada ) her biri ile mücadele farklı yöntemler gerektiriyordu ve mücadele edecek yani operasyonu yürütecek kişiler de buna göre oluşturulmalıydı.
Ancak… 17-25 aralıktan 15 Temmuz gecesine kadar yukarıdaki bütün ketagorilerde olanlar öyle tek vücut-bileşik saldırdı ki Erdoğan’a… Erdoğan sadece devlet değil… kendi öz ailesinin, geniş ailesinin ve soyunun geleceği konusunda bile "güvende olmak" adına... Bir stratej üretmesi gerektiğini gördü.
O nedenle Erdoğan, “kategorik operasyon” yerine “Toptancı darbe!” seçenğini tercih etti. Nitekim meydanlarda açıkça şu cümleyi kurdu: “ Ey Aziz Milletim!... Bildiğiniz ne kadar FETÖ’cü varsa; onları devletin kurumlarına söyleyin!... Bunlar çok sinsi ve tehlikeliler…!”.
Bu çağrı o kadar “muğlak” bir içerik taşıyordu ki; artık: kim kimden hoşlanmıyorsa… kim kimin piyasadan çekilmesini istiyorsa… kim kimin makamına göz diktiyse… kim kimden haz etmiyorsa… kim kimi cemaate selam veriyor görmüşse… Gözünü kırpmadan “Bu da FETÖ’cü!...” diye bu çağrıya seferberlik düzeyinde katıldı.
Ve Erdoğan 15 Temmuz’a kadar elini güçlendirdi. FETÖ Hiyerarşisi yurt dışına kaçtı. Milyarlarca dolarla ve onlarca yıl kendilerini finanse edecek güçle. Ve gün geldi ele başıları öldü!... Şimdi kaçanlar; “Para nerede?” diye bir birlerini suçlayıp Pişmanlık yasasından yararlanma moduna giriyorlar: Umutları PKK’ya yönelik af torbasının içinden çıkmak!
Peki asıl mücadele edilmesi gereken ZİHNİYET KODLARI durumu?
-Sonraki yazımızda bu kodları verip bitirelim yazı serisini.-

