Dün (15 Haziran) Osmangazi metro istasyonunda toplanan Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası (BATİS) ve Bağımsız Metal İşçileri Sendikası (BAMİS) üyesi işçiler tarafından kıdem tazminatı ve emeklilikle ilgili sorunlara karşı tepki göstermek amacıyla yürüyüş gerçekleştirildi.
Saat 17.30’da Osmangazi metro istasyonu önünde toplanan BATİS ve BAMİS üyesi işçiler sloganlar eşliğinde Kent Meydanı’na kadar yürüdü. Yürüyüş esnasında işçiler ‘’Yaşasın 15-16 Haziran Direnişimiz’’, ‘’Zafer direnen işçilerin olacak’’, ‘’Tazminat hakkımız engellenemez’’, ‘’Emeklilik hakkımız söke söke alırız’’ şeklinde sloganlar attı. Yürüyüş devam ederken orada bulunan halktan insanlar da sloganlara destek verdi. Osmangazi metrosunda başlayan yürüyüş Kent Meydanı’nda sona erdi. Yürüyüşün ardından Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası (BATİS) ve Bağımsız Metal İşçileri Sendikası’nın (BAMİS) Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Metin Burak Tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklaması şu şekilde:
Basına ve kamuoyuna; Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim;
Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde bir dönemin doruk noktası olan 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin, üzerinden yarım asır geçmesine rağmen, bu özelliğini koruyor ve bugünün işçi sınıfı mücadelesine ışık tutmaya devam ediyor.
Bundan 49 yıl önce işçilerin sendikalarda örgütlenmesini engelleyip, uzun yıllar mücadele verilerek kazanılan haklarımızı gasp etmek için, getirilmek istenen baraj sistemiyle, sınıf mücadelesi veren devrimci sendikal örgütlenmeyi ortadan kaldırmak isteyen, kapitalist devlet anlayışıyla işçileri sömüren patronların siyasi temsilcisi olan, o dönemin hükümeti tarafından alınan kararlara karşı, işçiler isyan ederek sokaklara dökülüp, güçlü bir sınıf mücadelesi verdiler.
15-16 Haziran 1970’de pek çok kentte, işçiler şalterleri indirip fabrikaları boşaltarak, sendikalarından vazgeçmeyeceklerini, alınan kararları 2 gün boyunca sokaklarda protesto ederek ilan ettiler. Direniş, İstanbul, Ankara, İzmir, İzmit başta olmak üzere, ülke geneline yayılarak 200’ün üzerinde büyük işletmeden, 150 bini aşkın işçi 2 gün süren eylemlere katılırken, DİSK üyesi işçilere Türk-İş üyeleri ve sendikasız işçilerde destek verdiler. İşçilerin büyük yürüyüşü çığ gibi büyürken, İstanbul’un her iki yakasından işçilerin birleşmesini engellemek için, vapur seferlerini iptal ederek köprüleri kaldırdılar. Levent’te ve Kadıköy’de engellemeyi daha da ileri götürerek, polisler ve askerler tarafından açılan ateşlerde, direniş süresince 3 işçi, 1 esnaf ve 1 polis hayatını yitirmiştir.
İşçilerin sendikalarda özgürce örgütlenmesini ve sendikal haklardan yararlanmasını engellemeyi hedefleyen kanunlara karşı gelişen, 15-16 Haziran direnişi Türkiye işçi sınıfına 49 yıldır rehberlik ediyor. Bugünde, işçi sınıfının birlik ve dayanışma sağlayarak, mücadele etmesini zorunlu kılan gelişmeler kapımıza kadar dayanmıştır.

Yaşasın 15-16 Haziran Direnişimiz, Örgütlenme hakkımız engellenemez!

Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim;
Yaratılan ve her geçen gün çözümsüzlüğe doğru giden, ekonomik krizle birlikte hızla artan işsizlik, pahalılık, yoksulluk ve kapitalist burjuvazinin yarattığı siyasal diktatörlük, işçi sınıfını isyana doğru sürüklemektedir. Her geçen gün ekonomik bataklığa doğru sürüklenen siyasi iktidar, işçi sınıfının kazanılmış haklarına saldırmaktadır.

Kazanılmış kıdem tazminatımız gasp edilerek, işçilere boyun eğdirilmek isteniyor!
Kıdem tazminatı fona devir edilerek artırılmak istenen sömürüyü, bu ülkenin çalışma koşulları ve işçileri kaldıramaz. Aldığı ücretle zor geçinen veya geçinemeyen işçiler, kurulan fonlarla sömürülerek sülük gibi kanı emiliyor.
Kıdem tazminatı işçilerin akciğeri kadar önemlidir. Bir insanın akciğeri alındığında yaşaması mümkün değildir. Emeğiyle geçinip onuruyla yaşamak için mücadele veren işçiler olarak, yaşamak için kıdem tazminatımıza sahip çıkmalıyız.
Kıdem tazminatı fona devir edildiğinde, emeği sömürülen bir işçi, işten çıkarıldığında çalışırken yaptığı borçlarını ödeyemez. Cebinde parası olmayan bir işçi, iş aramaya gidemez. İşçi iş bulamadığı sürece, borç batağına boğulur. Parası olmayan bir işçi, borç bulup iş aramaya gitse de, patronla emeğinin pazarlığını yapamaz ve patronun teklifini kabul etmek zorunda kalır.
Kapitalist devlet ile işçileri sömüren patronların yapmak istedikleri, kıdem tazminatını fona devir ederek, emeği ucuza getirip işçileri daha fazla sömürmek istiyorlar.

Kıdem tazminatımız sınıf çizgimizdir, Kıdeme uzanan elleri kırarız!

Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim;
Emeklilikte uygulanan yanlış politikalarla gasp edilen, emeğimiz ve ömrümüzdür!
Türkiye’nin çalışma ve yaşam koşulları, kademeli emeklilik yaşının 65’e, prim günlerinin 7 bin 200’e veya 9 bine yükseltilmesini, maaş bağlama oranlarının ise %29,5’a kadar düşürülmesini kaldıramıyor.
Emeklilikte 65 yaş, yüksek prim günü ile düşük maaş, işsizlik ve yoksulluk yaratarak, insanları aç ve sefil bırakıyor.
Ülke genelinde devam ettirilen bu tür politikalarla yaratılan yoksulluk, insanlara yapılabilecek en ağır ölümcül şiddettir.
Emeklilik yaşını yükselterek, prim günlerini artırarak, emeklilik maaşlarını düşük tutarak, kayıt dışı ile birlikte güvencesiz çalışma koşuluyla işsizlik, pahalılık ve yoksulluk kesinlikle önlenemez.

Emeklilik hakkımız engellenemez, Yoksulluk ölümcül şiddettir..!

İş kazaları ve meslek hastalıkları, işçileri ya öldürüyor ya da ömür boyu engelli bırakıyor!
İşyerlerinde alınmayan önlemlerden veya çeşitli sebeplerle bunalıma sokulan işçiler, geçirdiği iş kazası ile yakalandığı meslek hastalığı ve intihar sonucu, ya ölüyor ya da ömür boyu engelli kalıyor.
Meslek hastalıklarına ve iş kazalarına bakan doktorlar ile işyerlerinde patronların ücretli kölesi olarak çalışan, iş sağlığı ve iş güvenliği uzmanları, patrondan ve devletten para almak için mi, rapor almak istiyorsunuz algısı bir an önce terk edilmediği ve işyerlerinde sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmadığı sürece, iş kazası geçiren ve meslek hastalığına yakalanan işçilerin, iş cinayeti sonucu ölmesi veya ömür boyu engelli kalması kesinlikle engellenemez.

İş kazası cinayettir, Meslek hastalığı cinayettir! 

Emeğimizin karşılığı hakkımız olan kıdem tazminatımızı fona devredeceğiz tehdidinden vazgeçilmesini; kıdem tazminatındaki süre koşulu kaldırılarak, kıdem tazminatımıza güvence sağlanmasını, emeklilikte kademenin kaldırılmasını, emeklilik yaşı ile prim günlerinin düşürülmesini, gençlerin işsiz kalmasına neden olan düşük emekli maaşlarının, insanca yaşanacak seviyeye çıkartılıp emeklilerin çalışmasına gerek kalmamasını, işçilerin kanını sülük gibi emen fonların kaldırılmasını ve fonlarda biriken paraların, işçileri sömüren patronlara değil, işçilere dağıtılmasını ve olmasa olmazımız olan, sendikal örgütlenmenin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
AKP saray hükümetini işçilerin kanını sülük gibi emen, yasal düzenlemelerden vaaz geçerek, kıdem tazminatımızı değil, kamuda ve özelde çalışan veya emekli olanlar arasında ayrım yapılmaksızın, ücret eşitsizliğini ve taşeron işçi çalıştırmayı kaldırmaya, gasp edilen emeklilik haklarımızı geri vermeye çağırıyoruz. Saray hükümetinin fermanlarıyla değil; eşitlikçi, özgürlükçü, laik, demokratik ve sosyal adaletin sağlandığı bir Anayasa güvencesi altında, geleceğimize güvenle bakarak yaşamak ve çalışmak istiyoruz.
15-16 Haziran direnişinin 49.yılında, direnerek kazanacağız şiarıyla, her geçen gün ekonomik krizle pataklığına doğru sürüklenen ülkemizde, Türkiye işçi sınıfını oluşturan değerli ve onurlu işçi kardeşlerimizi, birlik ve dayanışma içinde, tüm yoksulların ihtiyacı ve örgütlenmenin olmazsa olmazı olan demokrasi, adalet, barış ve eşitlik için mücadele vermeye çağırıyoruz.
Yaşasın 15-16 Haziran Direnişimiz, Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
BATİS-BAMİS İşçi Sendikaları