Ülkemizin en buhranlı döneminde, öne çıkan, mesuliyet yüklenen, canını hiçe sayan tüm cefakar insanlar gibi Çerkes Ethem’de verilen görevi üstlenmiş, Kuvvayi Seyyari ekibini kurmuştur. Tamamı Çerkeslerden kurulu 5000 kişilik bu ekip 1919 un ortalarında ağabeyi Tevfik Paşa ile birlikte organize edilmiş, Kurtuluş Savaşı’nda Yunan İşgalinin sonunu getiren kahramanlıklar sergilenmiştir. Çerkes Ethem ve mahiyetinde ki Kuvvayi Seyyare’nin mücadelesi 1921 senesinin başlarında nihayete erdirilmiştir. Bugün bile çok tartışılan ” ne oldu da Kuvayi Seyyare dağıtıldı, Çerkes Ethem yurt dışına gönderildi ? ” Resmi Tarih’in tatminkar açıklamalar beyan etmemesi; Sadece Çerkes vatandaşların değil, hemen herkesin takdirini kazanmış, övgülere mazhar olmuş Çerkes Ethem’in yurt dışına gönderilmesiyle yetinilmeyip Tarih Kitaplarına ” HAİN ” ithamıyla aktarılması gönüllerde, vicdanlarda hala kapanmayan yaraya sebep olmuştur. Tarihçi İlber Ortaylı sorulan bir soruya karşılık “ÇERKES ETHEM HAİN DEĞİLDİ” diyerek başladığı cevabına ” Ethem bey astsubaydır. Cesur ve inançlı biri. Hiç evlenmedi. Kendini bu işe adadı. Yarı eğitimli kişiliğinin gururu muhtemelen milletvekili ağabeylerinin de etkisiyle İsmet Paşa’yla çekişti. Garp cephesi komutanı. Düzenli ordunun subayları bu gibi şeylerden hoşlanmazlar ve ters tarafa düştü. Cezalandırılacığı korkusuna da düştü.” şeklinde devam etmiştir. İlber Ortaylı ” Yunana sığındı ” tabirinin doğru olmadığını söyleyerek bu konuda ki görüşünü ” “Anadolu’da çokça karşılaşılan şeyler bunlar. Bir tarafa sığınmak zorunda kaldı. Bilinçli bir şekilde Yunan’a sığınma durumu yok. Bu vatan ihaneti değil. Zaten kendisi çok büyük isyanları bastırmış ve önemli işler yapmış biri. Herkes vatan haini diyerek bu işler olmaz bu kez gerçek vatan hainlerini es geçiyoruz” şeklinde belirtmiştir. Resmi Tarih’te HAİN ibaresinin kullanılmaya devam edilmesi de üzücüdür. Hatta bu konuda doğru dürüst araştırma yapmadan, belgesiz ithamlarla lisans – doktora tezleri yazılmış adeta Çerkesleri töhmet altında bırakacak kapı açık bırakılmıştır. Ulusal Tv’ler ve yayın organlarında peyderpey konu işleniyor. Bir kaç resmi Tarih yandaşının dışında hiç bir Tarihçi, bilim insanı ne Çerkesler ne de Çerkes Ethem için ” HAİN ” tabirini kullanmıyor. Bu çerçevede yaşanan Güney Marmara Çerkesleri Sürgünü vakıası da var. Maalesef adeta Tarih durmuş bu mevzuda hiç bir resmi kayıt yapılmamıştır. Elde merhum Mehmet Fetgerey Şoenu’nun 1923 te ki TBMM ye yaptığı sunudan başka bir şey yoktur. Merhum Çerkes Ethem gibi dönemin bir çok kahraman ismi çirkin ithamlara muhatap edilmiş ama asla halk nezdinde kahramanlık övgüleri bitmemiştir. Öyle anlaşılıyor ki Çerkes Ethem daha çok konuşulacak ve nihayet resmi olarak kahramanlık ibaresi resmi olarak kendisine iade edilecek. Sırada diğer kahramanların; Kuşçubaşı Eşref gibi, Deli Halit Paşa gibi, Anzavur Ahmet gibi vb şahsiyetler de Tarihçiler aracılığıyla konuşulmaya başlanacak ve bizler de ibretle, takdirle takip edeceğiz. Unutmamalıyız ki Tarih eninde sonunda gerçeği ifade eder. Vesselam.