Spor Toto Süper Lig’in 14. haftasında Galatasaray ile Alanyaspor İstanbul’da karşı karşıya geldi. Maçı Galatasaray 20. dakikada Belhanda’nın ayağından gelen penaltı golüyle 1-0 kazandı. Maçtan önce artık çıkışa geçmek ve liderle arasının daha fazla açılmasını önlemek isteyen Galatasaray için bu maç büyük önem taşıyordu.  Alanya ise ligin güçlü takımlarından olmasına rağmen son dört deplasmandan galibiyet çıkaramamıştı. Maçın ilk dakikalarında Galatasaray baskılı başladı. Dördüncü dakikada Adem’in golü ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Ancak oynanan oyun Galatasaray’ın bir şekilde golü bulacağını gösteriyordu. Ve öyle de oldu. 20. Dakikada Belhanda’nın golüyle Galatasaray öne geçti. İlk yarıda Galatasaray oyununu belli bir seviyede tutmayı başardı. Bu kadar eksiğe rağmen sahadaki oyun, bana göre Fatih Terim’in elindekilerle yapabileceğinin en iyisiydi. Çünkü kadroda bir hayli orta saha özellikli futbolcu bulunuyordu. Sağ kanatta oynayan Belhanda bile kendi yerinde değildi. Kadrodaki forvet özellikli tek oyuncu Adem’di. Galatasaray ilk yarının sonlarına kadar Alanya’ya net bir fırsat vermedi. Sadece duraklama dakikalarında Efecan’ın yakaladığı bir pozisyonu hatırlıyorum. İkinci yarı için Alanya’da Ceyhun veya Siopis’ten birinin çıkmasını bekliyordum. Erol Bulut bu hamleyi 62’de yaptı ve Ceyhun yerini Salih Uçan’a bıraktı. İkinci yarıda roller değişti ve dakikalar ilerledikçe Alanyaspor oyundaki etkinliğini artırdı. Alanya özellikle 70’ten sonra Galatasaray’ı çok zorladı. Sayısız orta ve şut şansı buldu. Net fırsatlar da yakaladı fakat Muslera geçit vermedi. Alanyaspor’da Fernandes gününde değildi. Bir de Cisse’nin olmaması Alanya’yı çok etkiledi. Bammou’nun ayağına gelen pozisyonlar Cisse’ye gelseydi Alanya maçtan çok rahat bir şekilde puan ya da puanlar alabilirdi. Tabi Galatasaray’da da pek çok eksik vardı bunu da atlamamak gerek.

Bugün maç ile ilgili genel bir analiz yapmak istiyordum fakat Muslera’nın performansı maçın önüne geçti. Bu yüzden biraz Muslera’dan bahsetmek istiyorum. Muslera Galatasaray’da 9. sezonunu geçiriyor ve geri kalan 8 yılda 5 lig şampiyonluğunun yanı sıra 4 Türkiye kupası ve 5 süper kupa kazandı. O şimdiden adını Galatasaray efsaneleri arasına yazdırmış bir kaleci.  Galatasaray’ın Drogba, Sneijder, Burak, Gomis, Rodriguez gibi etkili hücum oyuncularıyla kazandığı şampiyonluklarda bile en çok katkı sağlayan oyunculardan biri Muslera’ydı. Galatasaray defansı Muslera’nın ilk sezonu hariç hiçbir zaman istikrarlı olmadı. Sürekli değişen sistemler, yapılan yanlış transferler ile Galatasaray savunması yıllarca sallandı. Muslera ise bireysel performansı ile her sezon takımına en az 8-10 puan kazandırmaya devam etti. Kaleci antrenörü Taffarel’in takımdan ayrılmasından sonra düşüşe geçmişti ancak yeteneğinden kimsenin şüphesi yoktu. En son Fatih Terim’in gelişi ile kendini buldu. Son iki sezonda farklı olarak Muslera’nın takım oyunundaki etkinliğini ön plana çıkıyor. Savunma oyuncularına baskı yapıldığında kalesinden çıkarak oyuncuların daha rahat geri pas atmasına olanak sağlıyor. Oyunun kurulmasında da önemli bir görev alıyor. Topu dağıtan bir kaleci olarak oynuyor. Günümüz futbolunda kalecilerin artık ayaklarını kullanması çok büyük önem taşıyor. Liverpool Allison Becker’e sırf ayakları iyi diye 60 milyon euro bonservis ödemişti. Muslera sadece ülkemizde değil uluslararası alanda da çok büyük saygı gören ve kendini ispatlamış bir kaleci. Tek şansızlığı Türkiye Ligi’nin diğer Avrupa ligleri kadar popüler olmaması. Bana göre Muslera şu anda aktif futbol oynayan kaleciler arasında dünyanın en iyi 10 kalecisinden biri konumunda. Bu sezon takımının en iyi oynayan oyuncusu ve dün akşam Alanya karşısında inanılmaz kurtarışlar yaptı. Bazılarını nasıl kurtardığına gerçekten inanamadım. Maçtan sonra bir yorum görmüştüm: ‘’Muslera üç puanı alıp evine götürse kimse bir şey diyemez.’’ Bu yorum çok net maçın özetiydi. Fernando Muslera Galatasaray’ın başına gelmiş en güzel şeylerden biri.