Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi’nde grup maçları sona erdi. Temsilcilerimiz arasında yoluna devam eden bir tek İstanbul Başakşehir kaldı. Diğer temsilcilerimiz Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor ise gruplarını son sırada tamamlayarak elendiler.  Temsilcilerimizin toplam Avrupa performansı şöyle: 24 maç, 4 galibiyet, 4 beraberlik ve 16 yenilgi. Galatasaray’ın PSG ve Real Madrid’in bulunduğu grupta gerçekçi hedefi elbette üçüncülüktü. Fakat Club Brugge karşısında iki maçta da istenen sonuç alınamayınca sonunculuk kaçınılmaz oldu. Galatasaray bu sezon Şampiyonlar Ligi gruplarında en az koşan takım oldu. Bir ek bilgi: Geçen sezon da en az koşan Galatasaray’dı.  Sakatlıklar, formsuzluklar, şanssızlıklar ne derseniz deyin. Galatasaray’da oyuncular bu sezon mücadele etmiyor, reaksiyon göstermiyor. Galatasaray’ın vahim durumunu şöyle özetleyeyim: Şampiyonlar Ligi maçı, deplasmanda, PSG ile ve takımın forveti Emre Mor. Söyleyeceklerim bu kadar. Bu kadro kalitesi ile Galatasaray’ın grubu en azından üçüncü tamamlaması gerekirdi. Geçen sezonki gruptan çıkamayışın üstüne bu daha büyük bir başarısızlık oldu.

Beşiktaş ise bu grupta en kötü 6 puan toplayabilirdi. Abdullah Avcı’nın ilk başta oynatmak istediği oyun kurgusu ve alışma sürecinde kaybedilen puanlar telafi edilemedi. Son iki maça iddiasız giren Beşiktaş yedeklerle çıktığı iki karşılaşmada bir galibiyet almayı başardı. Abdullah Avcı Beşiktaş’ta da Başakşehir’deki gibi Avrupa maçlarına son iki maç olsa da yedek kadroyla çıktı. Kabul edelim, elenmiş olabilirsiniz, lige konsantresinizdir. Peki ama ligi üst sıralarda bitirince yine Avrupa’ya gideceksiniz. Hiç katılmayın o zaman. Ya da hiç ‘’Ülke puanı’’ duyarını kasmayın! Büyük bir hayalkırıklığı daha. Trabzonspor’un elinde çok iyi bir kadro var. Ancak sezon başından beri Trabzonspor’un kadrosunun potansiyelindeki en iyi oyunu sergileyemediğini düşünüyorum. Ligde iyi sonuçlar alıyor ancak Avrupa’da büyük bir hüsran yaşattı. İyi futbol oynadığı dönemde bile sonuca gitmekten çok uzaktı. Son maçlarına yedeklerle çıkan bir başka temsilcimiz olarak Avrupa’ya verdiği önemi bize göstermiş oldu. Başakşehir ise şu ana kadar Avrupa’da bizi gururlandıran tek takım oldu. Son maçta Mönchengladbach karşısında son dakikada gelen golle temsilcimiz yoluna devam etmeyi başardı. Kağıt üstünde baktığımızda Başakşehir için üçüncülük gözüküyordu. Fakat temsilcimiz grubu lider tamamlayarak Avrupa macerasını şubat ayına taşımış oldu. Tabi bunda Başakşehir’in mücadelesi kadar Roma’nın bu sezonki istikrarsız futbolunun da etkisi var. Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse: Avrupa’da bu sezon geçen sezondan daha başarısız olduk. Ülkeler sıralamasında da ilk 10’un dışında kaldık. Her başarısız sonuçta ülke puanını düşürüyor diye birbirimizi suçluyoruz. Dört takımla Şampiyonlar Ligi’ne gitmeyi değil birbirimizi aşağı çekmeyi amaçlıyoruz. İstersek Avrupa’da sonuncu olalım Türkiye’de birinci olsak yeter düşüncesi içindeyiz. Takımlarımız haftada üç maçı kaldıracak kadrolara sahip değil. Ya kadroları dar ya da oyuncuların yaşı yüksek. Geçmişte Gaziantep, Karabükspor, Osmanlıspor ve Akhisarspor gibi Anadolu takımları Avrupa’ya gittikleri sezonlarda ligde küme düşmüşlerdi. Bu takımlardan katbekat iyi oyunculara ve ekonomilere sahip İstanbul ve diğer büyük takımlarımız hala üç günde bir maç oynamaktan şikayet ediyorlar. Avrupa’da başarı kazanmak zorundayız. Şampiyonlar Ligi’ne daha çok takımla katılmalıyız. Bakın şu anda Şampiyonlar Ligi’nde ikinci tura Almanya, İspanya, Fransa, İtalya ve İngiltere takımları kaldı. Biz ne zaman bu takımlarla mücadele edecek düzeye geleceğiz? Zaten artık ekonomik olarak onları yakalama şansımız yok. Kimseye 100 milyon Eurolar verecek güçte değiliz. UEFA Avrupa Ligi’nden gelecek başarı bizi hiçbir yere taşımaz. Şampiyon olan takım bile 8-10 milyon Euro kazanıyor. Oysa Şampiyonlar Ligi’ne katılmak bile kasanıza 20 milyon Euro kazandırıyor. Bu gerçeği görerek vizyonumuzu Avrupa’ya çevirmemiz lazım. Son olarak temsilcimiz Başakşehir’e devam eden Avrupa yolculuğunda başarılar diliyorum.