Lider Haber

Atilla Mayda

Atilla Mayda
Mehmet Akif Ertaş( akif@liderhaber.com )
17 Ocak 2020 - 11:40

Hayda Atilla Mayda Değil, Sadece Atilla Mayda

Ezop, Nasreddin Hoca gibi zemin hazırlayanlar şöyle dursun; Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Haldun Taner gibi kilometre taşlarını bile âdeta şamdan takımıyla aratan 80’li ve 90’lı yılların mizahı; nitelikten taviz vermeyen; kültür, sanat ve edebiyatla, patolojik ilişkiler yaşıyordu.
Kendisini mizah yazarı ya da karikatürist olarak servis eden isimleri bünyesine alan; kültür, sanat ve edebiyat dünyası, bu dünyayı layıkıyla temsil eden, yukarıda sıralanan isimlerin cümlelerini yanlış anladığı için, mekanizmayla değil, aygıtlarla uğraşıyordu. Bu hareketleri de çalışmalarını değil, onları komik hatta trajikomik duruma düşürüyordu ama onlar bunun ya farkında değillerdi ya da farkında olmama oyunu oynuyorlardı.
Kalemlerini; edebiyatçı, sanatçı dinlemeden aşağılama fiilini ete kemiğe büründürmek için çalıştıranların hedeflerinde doğal olarak müzik için alın teri dökenler de vardı.
80’li ve 90’lı yılları yaşamışların dillerine pelesenk olan Hayda Atilla Mayda, aslında, nitelikten taviz vermeyen; kültür, sanat ve edebiyatı aşağılamaların neticesinde ortaya çıkan bir sözdür ve sanıldığı gibi gökten zembille inmemiştir.
Bu sözün öznesi olan, TRT’de pişen ve bu kurumda 1963 yılından itibaren ritm sanatçısı olarak çalışmaya başlayan Atilla Mayda, ritm saz ailesinin ön planda gibi görünmesine rağmen, genellikle ciddiye alınmayan darbukanın itibarının sarsılmaması için uğraş vermiş bir kıymetlidir.
Tek kanallı yılların TRT’sinin Türkçeyi eli yüzü düzgün bir şekilde konuşan sunucuları, müzik programlarında, solistlerden önce, onlara eşlik eden enstrümanistlerin isimlerini genelde enstrümanlarını dâhil etmeyerek sunarlardı.
Aynı özelliği taşıyan sunucular Türk Halk Müziği’ne ayrılmış programlarda yine enstrümanistleri sıralarlarken, bir ismi, âdeta coşkudan coşku devşirerek takdim ederlerdi.
Bu isim önce değil, solist eseri seslendirmeye başlamadan takdim edildiği halde coşku rölantiye alınmıyordu çünkü adı söylenen enstrümanist, coşkunun rölantiye alınamayacağını enstrümanıyla anlata anlata bitiremiyordu.
İşte o isim Atilla Mayda’ydı ve döktüğü onca alın terine karşılık Mayda, özellikle nitelikliye karşı alerjisi olanlarca, sanatıyla değil, aşağılandığı sözle dillere pelesenk olmuştu.
Mayda özelinde, nitelikten taviz vermeyen Türk Halk Müziği’ni aşağılama çalışmaları, Türkçeyi kıra döke konuşmaktan kurtulamadığı dönemlerde Suna Yıldızoğlu’na Türkü formunda eserler, Yonca Evcimik’e, aşağılamada sınır tanımayarak Yine Yeşillendi Fındık Dalları söyletilerek devam etti.
Adının ilk sırada yer almaması kompleks gibi bir illete tutulmamasına neden olmayan Mayda’nın darbukasına öylesine odaklanmayanlar, sadece bir müzik türünün baş tacı edilmediğini, diğer müzik türlerine de kucak açıldığını fark etmekte gecikmeyeceklerdir.
Enstrümanına coşkuyu ama ilhamını ironiden alan coşkuyu nakışlayan Mayda’nın vefatı, döktüğü alın terinde olduğu gibi, sadece nitelikten taviz vermeyen kültür, sanat edebiyatın izini sürenleri ilgilendirdi.
Aşağılama çalışmaları zincirine, 2000’li yıllarda da başka halkalar eklendi ama işin aslında garip olmayan tarafı, 2000’lerin Türkülere sözümona sahip çıkanların da zehirli mantarlar gibi çoğalmalarıdır.
Sahiplik sözümonadır. Zira Türkü herhangi bir sahibe ihtiyacı olmayan bir türdür. Varlığını da bu özelliğine borçludur.
Atilla Mayda, bu hakikatin bilincinde olduğu için aşağılama çalışmalarını umursamadan çalışmalarını sürdürmüştür.
Bilinç yoksunlarına ise; kalanlar bellidir: Niteliğin içini boşaltmak, dışını cilalamak, kendilerine sahip çıkamadıkları için illaki Türkülerden medet ummak.

LİDER HABER.... HABERİN LİDERİ...

porno sex brazzers porno hd porno porn porno seyret hack forum

betmarino aresbet betnano asyabahis mroyun bahigo mobilbahis bets10 imajbet betper