Lider Haber

Carla Bruni

Carla Bruni
Mehmet Akif Ertaş( akif@liderhaber.com )
18 Haziran 2020 - 23:23

Mankenlikten Şarkıcılığa Müzikte Geleneğin İzini Sürmek İçin Geçen Bir İsim: Carla Bruni

Türkiye’ye özgü magazin âlemi, aslını değil de, fotokopisini temsil ettiği için, incir çekirdeğini doldurmayan mevzular üzerinde durmaktan öteye gidememiştir.

Söz konusu mevzulardan biri, mankenden şarkıcı olup olamayacağı sorusu etrafında dönmüş ama durmamış, hareketini bugüne kadar rölantiye almadan sürdürmüştür.

Sorunun sağlıklı karşılığını bulmasını beklemek, bekleyende sadece safdillik biriktirmiştir ve biriktirecektir çünkü soru, bu topraklara ait olmayan ama oldurulan bir ortamın dilini kullananlarca yöneltilmiştir.

Hüseyin Rahmi Gürpınar, Sermet Muhtar Alus, Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Kemal gibi edebiyatçıların eserlerinde varlığını hissettiren magazin, kapitalizmin ürünlerindendir, Türkiye’ye kapitalizm neoliberal kaftan içinde karga tulumba getirildiği için de magazinin aslından değil ancak fotokopisinden söz edilebilir.

Tülin Şahin’in, Cindy Crawford’a benzerliğinden esinlenilerek Sivaslı Cindy namıyla servis edilmesi, magazinin Türkiye’de nasıl algılandığına verilebilecek örneklerdendir.

Türkiye’de mankenler şarkıcılığa terfi ettiklerinde, kendilerini tam anlamıyla yetiştirmemelerinin yanında, yukarıda sıralanan sorunlardan uzak duramadıkları için göz dolduramazlarken, Fransa’da bir manken, müzik yolunda adım atmaya başladığı andan itibaren dikkatleri üzerine çekmeyi başarabilmiştir.

Bu manken Carla Bruni’dir ve mankenlikten sonra şarkıcılığının dikkatleri çekmesinde, Fransa’nın eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin eşi olmasının ve mankenlik geçmişinin payının büyük olduğu söylenemez çünkü Bruni, söz ve müzikleri kendisine ait şarkıları seslendirerek sahnelerdeki yerini almıştır.

Şarkılarında chanson geleneğinin izini sürmesi; Edith Piaf ile Jane Birkin arasında, ikisini de taklit etme zaafına saplanmadan köprü kuran bir ses tonuna sahip olması, Bruni’ye odaklanma gerekçelerindendir.

Bruni de adları anılan şarkıcılar gibi, müziğin, geleneğin ayrılmaz bir parçası olduğunun ve geleneğin müziği yerinde saydırmadığının, müziğe geri adım attırmadığının bilincindedir.

Birçok konu yanında Popüler Müzik üzerinde de dirsek çürüten Theodor Ludwig Wiesengrund Adorno’nun da vurguladığı gibi gelenek sanıldığının aksine, bünyesinde hareketliliği barındırır, hareketi, durduran hatta donduransa modernizmdir.

Fransa’nın sadece müzisyenleri değil; genel anlamda; kültür, sanat ve edebiyata katkı sunmuş imzaları, modernizmi nimet bahşeden bir vazgeçilmez değil, illet olarak konumlandırmış, gelenekçi söylemi, modernizmin varlığını hissettirdiği hayata tercih ettiklerini sıklıkla vurgulamışlardır.

William Butler Yeats gibi, gelenekten beslenerek modern hayata yüklenen bir şairin şiirini notaya alan ve seslendiren Bruni de müzik aracılığıyla modern hayatın eksilerini dinleyicilerine anlatma heyecanıyla mikrofonun karşısına geçmiştir.

Sadece kadın değil; Léo Ferré, Sergei Ginsburg gibi erkek müzisyenlerden de etkilendiği anlaşılan Carla Bruni, kadınsı olmayan kadın sesini nitelikten taviz vermeden kitleselleştirme derdindeki bir şarkıcıdır.

Onun gibi isimlerin Türkiye’de çoğalması için; sadece mankenlikten şarkıcılığa geçenlerin değil, genel anlamda müzisyenlerin, magazin nesnesi olmayı reddetmeleri, havanda su dövme faaliyetlerini nihayete erdirmeleri ve gelenekle aralarına mesafe yerleştirmeden müzik çalışmalarını yoğunlaştırmaları gerektirmektedir.

LİDER HABER.... HABERİN LİDERİ...

porno sex brazzers porno hd porno porn porno seyret hack forum

betmarino aresbet betnano asyabahis mroyun bahigo mobilbahis bets10 imajbet betper