Lider Haber

Donmayı Kabul Etmeyen Mimarinin Müziğinin Temsilcisi: Başak Yavuz

Donmayı Kabul Etmeyen Mimarinin Müziğinin Temsilcisi: Başak Yavuz
Mehmet Akif Ertaş( akif@liderhaber.com )
17 Temmuz 2020 - 0:32

 

 

Cümlelerinde Doğu ile Batı’yı sentez kavramının fasit dairesine sıkıştırmayarak buluşturan Johann Wolfgang von Goethe, mimarinin, donmuş müziğin karşılığı olduğunu ifade etmiştir. Onun bu ifadesi, ondan yıllar sonra dünyaya gelecek olan Theodor Ludwig Wiesengrund Adorno’nun modernizmi konumlandırmasında da kendisini hissettirmiştir.

Modernizmin; düşünce dâhil olmak üzere her kavramı dondurduğunu vurgulayan ve Popüler Müzik üzerine yazılarıyla da bilinen Adorno, doğal olarak mimarinin de modernizmle donma noktasına geldiğini yazarak Goethe’nin izini takip ettiğini belgelemiştir.

Caz’ı, solistliğinin yanında, şarkı yazarlığı ve eğitmenliğiyle zenginleştiren, mimarlık okuyan hatta restorasyon alanında yüksek lisans derecesi alan ancak daha sonra Caz özelinde müziği mimariye tercih eden Başak Yavuz, Goethe ile Adorno’yu buluşturarak bu türe eğildiği için farklı bir yerde durmaktadır.

Adorno’dan önce Walter Benjamin’in, On beş yaşından önce evden kaçma hakkını kullanma yönündeki anlayışını Yavuz, bir türe sabitlenmeyerek, müziği genel çerçevede ele alarak ete kemiğe büründürmüştür.

Benjamin’in bilinen anlamda evden söz etmediğinin bilincindeki Yavuz, Caz’dan önce Rock’a ve gitara meyletmiş ve bu arada normal kavramının normalliğini de sorgulamaya başlamıştır.

Normali de evde olduğu gibi, standardın dışında algılama derdindeki Yavuz, müziğini stüdyoyla sınırlandırmayan bir müzisyen olmasını, çocukluk yıllarından itibaren sokağı Özgürlük Alanı olarak görmesine borçludur.

Müziği, karşısına çıkarılan ilk enstrüman olan piyanoda değil, sokakta bulan Yavuz’un piyanoyla mesafesini, modernizmle mesafeli olmasıyla bir arada ele almak mümkündür çünkü modernizmin sembolü olan bu enstrüman da onun Caz özelinde müzik hakkındaki basmakalıp düşünceleri sorgulamasının aracı olmuştur.

Besteci olmaya on beş yaşında karar veren, müzik öğretmeni Mesut Karakaya’dan klasik kompozisyon dersi alan Yavuz, klasiği ve kompozisyonu layıkıyla özümsediği için, standart ve klişe onu esareti altına almamıştır.

Birden fazla işle uğraşmayı gerektirdiğinden hareketle, albüm hazırlığını şantiye şefliğine benzeten; Sibel Köse, Baki Duyarlar, Randy Esen, Tülin Uyar gibi isimlerle çalışan, sesini enstrüman gibi kullanan Yavuz, teoriyle donanmışsa da Caz özelinde müziğin yüreği sarıp sarmalaması gerektiğini, teorinin gerektiğini ama yetmeyeceğini düşünerek ilerlemiştir.

Caz’ın adanmışlık beklediğini ve istediğini düşünen Yavuz, sözlerini yazdığı ve müziklerine imza attığı eserlerle bu müziğin elitizmin sırtını sıvazlamadığının, kendisini boheme eklemleyerek toplumsalı elinin tersiyle itmediğinin altını özellikle çizmiştir.

2013’te Things, üç yıl sonra A Little Red Bug ve 2019’daysa Muhip Bey adlarını verdiği albümlerini dinleyicisiyle buluşturan Başak Yavuz, donmayı reddeden mimarinin müziğini kitleselleştirmek için çalışmalarına devam etmektedir.

Sibel Bozdoğan’ın kaleme aldığı ve Türkçeye Tuncay Birkan tarafından kazandırılan Modernizm ve Ulusun İnşası üst ve Erken Cumhuriyet Türkiye’sinde Mimari Kültür alt başlıklarını taşıyan, teorinin soğukluğunu bünyesinde barındırmayan, disiplinler arasındaki bağlantılardan ziyadesiyle nasiplenerek mimariye odaklanan kitabını çağrıştıran müziğiyle Başak Yavuz, dinleyicisine teoriyle boğmayan, pratikle rehavete kaptırmayan bir müzik hediye etmiştir.

Dinleyici; standardın ve kompozisyonun nasıl altüst ve tersyüz edildiğini kavradığında bu müziğin notalarını yüreğinde hissedecek ve yüreği ona keşfin de bir hatta birden fazla keşfi olduğunu anlata anlata bitiremeyecektir.

LİDER HABER.... HABERİN LİDERİ...

porno sex brazzers porno hd porno porn porno seyret hack forum

betmarino aresbet betnano asyabahis mroyun bahigo mobilbahis bets10 imajbet betper