Lider Haber

Mory Kanté

Mory Kanté
Mehmet Akif Ertaş( akif@liderhaber.com )
04 Haziran 2020 - 23:55

Çikolata Renkli Sanatçılardan Birinin Ardından…

Batı Afrika Müziği’nde kullanılan, yirmi bir telli, sesi arpı hatırlatan, şekli banjoyu andıran kora, 1983 yılında Gambiya’da doğan ve müzik çalışmalarına İngiltere’de devam eden Sona Jobarteh’in gayretiyle kitleselleşmiştir. Bu enstrümanı dünyaya tanıtan müzisyen ise, 22 Mayıs 2020 tarihinde vefat eden Mory Kanté’dir.

Fransa tarafından  Afrika’da oluşturulduğu için Fransız Ginesi olarak adlandırılan bölgenin şehirlerinden Albaradia’da gözlerini dünyaya açan Kanté, yedi yaşına geldiğinde, kora ile ilgilenmesi ve genel olarak müzikal geleneği özümsemesi için Mali’ye gönderilmiştir.

Mali’de, bu ülke müziğini dünyaya tanıtan Salif Keita’yla tanışan ve solist olarak onun yerini aldığı Rail Band adlı gruba dâhil olan Kanté, Keita grupla yollarını ayırınca, ondan kalan boşluğu doldurmaya gayret etmiştir.

Türkiye dâhil birçok ülkede, ritmik Yé ké yé ké ile tanınan Kanté’yi; şarkı sözü yazarı, radyo ve televizyon yapımcısı ve sunucu Sezen Cumhur Önal, Çikolata Renkli Sanatçı olarak tanıtmıştır. Zaten Önal için siyahi her müzisyen bu sıfatı hak etmektedir.

Söz konusu sıfat, Kanté gibi isimleri ötekileştirme mekanizmasına tâbi tutmadan benimsemeyi beraberinde getirmektedir ve Önal’la özdeşleşmişse de arka planının olduğunu unutmamak gerekmektedir.

Yé ké yé ké’nin Afrika’nın dışındaki dinleyicileri coşturduğu 1987 yılından iki sene önce, bir başka müzisyen, Bob Geldof, hissiyat sahibi müzisyenleri ve grupları, ırkçılığa ve yoksulluğa karşı, müzik aracılığıyla mücadele etmek için bir araya getirmiştir.

Aktör ve aynı zamanda aktivist olan Geldof’un girişiminin Kanté gibi isimlerin benimsenmesinde katkısı büyüktür.

Politik Sinema’nın kalburüstü isimlerinden Sydney Pollack’ın, onunla  aynı düzeydeki Robert Redford ile Meryl Streep’i kamera önünde buluşturarak 1985 yılında çektiği Out of Africa, Geldof’un girişimine beyaz perdeden ses katması ve onu taçlandırması bağlamında önemli bir yerde durmaktadır.

Türkiye’de 1987 yılında Benim Afrikam adıyla gösterime giren bu sinema filmi; William Shakespeare, Rudyard Kipling, Edward Morgan Forster gibi sömürgeci söylemi benimsemiş isimlerin zihniyetleriyle mücadele edilmesi için alan açarken, Kanté gibi müzisyenlerin, dışlanmamalarına yardımcı olmuştur.

Kanté dinleyicisini coşturmakla birlikte, ona, içinden geldiği kültürü dejenere etmeden anlatmış bir müzisyendir. Kanté’ bu yüzden Popüler Müzik yolunda ilerleyen ama bu müziğin ve kültürün nesnesi olmayan bir isim olarak konumlandırılmalıdır.

Yé ké yé ké gibi hareketli eserleri,  ritim tutarak ve kendilerinden geçerek dinleyenler, onları Afrika’nın trajedisinden söz etmedikleri gerekçesiyle küçümsemişlerdir. Oysa bu eserler, coşkunun, hüznün yapışık ikizi olduğunun altını çizmek için notaya alınmıştır.

Korasıyla, onu dinleyenleri sadece eğlendirmek değil, aynı zamanda kara kara düşündürmek için bütünleşen Jobarteh gibi müzisyenler çoğaldıkça Kanté’nin neyi amaçladığı idrak edilecek, Önal’ın sempatik cümleleri başka isimlerin dillerine pelesenk olduğu müddetçe ötekileştirme illeti tozlu raftan kolay kolay indirilmeyecektir.

 

 

LİDER HABER.... HABERİN LİDERİ...

porno sex brazzers porno hd porno porn porno seyret hack forum

betmarino aresbet betnano asyabahis mroyun bahigo mobilbahis bets10 imajbet betper