Allah ü Teala Kur’an ı Kerimde “ Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler ( şeklinde ) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. (1)“ buyuruyor. Peygamberimiz Hz Muhammed(sav) de “İslâm, Câhiliyetten kalma ırkçılık ve kabileciliği ortadan kaldırmıştır …(2)” diyor. Önümüzde bu kadar net bilgiler varken, ırkçılık üzerinden propaganda yapmak, halkı bu mevzu üzerinden ayrıştırmak, sığınmacı – mülteci düşmanlığı yapmak; Ne ahlaki dir, ne insanidir, ne ülke severliktir, ne de siyaset yapmaktır.

Merhum Üstad Nuri Pakdil ırkçılığı tarif ederken ” Irkçı eğilim işsizlik, toplumsal adaletsizlik, gelir dağılımındaki dengesizlik gibi birçok şeyin sorumlusu olarak, dışarıdan geleni, kendine benzemeyeni yani yabancı olanı sorumlu tutar. Irkçılık kendine benzeyen, kendi gibi olanların adaleti ile ilgilenirken, benzemeyen ötekilerin daha azıyla yetinmesi gerektiğini düşünür. ” der ve bu konuyu ” Bizler Irkçı değiliz; çünkü, uygarlığımızın özündeki inanç, ırkçılığı, kesinlikle  reddeder. Irkçılık, Avrupa’nın, inancımızdaki eşitliğin tüm insanlığa yayılmasını durdurmak; Ortak inancın evrensel yurdu içinde birleşmiş ulusumuzu bölmek için yaptığı emperyalist bir girişimin adıdır. ” vurgusuyla noktalar.

Maalesef bazı siyasetçiler anlık, kısa vadeli çıkarlar uğruna mülteciler üzerinden siyaset yaptıklarını zannediyorlar. Oysa, yaptıkları tahrikle sığınmacıların hoş olmayan davranışlarla karşı karşıya kalmalarına sebep olabileceklerini – olduklarını göremiyorlar. Mazaallah şiddet boyutu da olursa vebali, sorumlusu ırkçılık yapanlardır.

Ülkemizde Suriyelilerden sonra Afganlı, hatta, Pakistanlı mülteci kardeşler var. Hepimiz biliyoruz ki, bu ülkelerde yaşanan olumsuzluklar, kaos ve iç savaşlar; Emperyalist güçlerin tezgahlarıyla yaşanıyor. Bu ülkeleri karıştıranlar Türkiyemizi de karıştırmak istemektedirler. Irkçılık yapanlar bir anlamda bu küresel güçlerin oyununa gelmektedirler, piyonları konumuna düşmektedirler.

Merhum Cemil Meriç ” Irkçılık Fransa’da doğdu, Almanya’da gelişti, Amerika’da uygulanmaktadır. ” demişti. Bugün yaşıyor olsaydı, böyle bir ifadeyi kullanmadığı gibi; Ülkemizde benzer düşüncenin olmasından da hoşnut olmazdı, üzülürdü.

Bazı aydınlar, münevverler de ” Irkçılık, ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır. ” demişlerdir. O denli tehlikeli bulmuşlardır. Temenni edelim bu ırkçı düşünceler toplumumuzda yer bulmasın. Bu ülkede bir çok etnik yapı var. Mozayiğin renkliliği güzelliği farklılıklar sayesinde gerçekleşiyor. Yüce yaratıcımızın yasakladığı, Peygamber Efendimizin(sav) hoş karşılamadığı ırkçılığa amalarla, fakatlarla yol açmayalım.

Suriye meselesi 10 seneyi aşan süredir devam ediyor. Türkiye sınır hattında kamplarda toplamak istediyse de Esed yönetimi insanların üzerine bomba yağdırmaya devam etmiş, insanlar, sınırımıza yığılmış, bir anlamda sınırın açılmasına mecbur kalınmıştır. Bu da küresel oyunun bir parçası. Çünkü, Esed’e bu zulüm imkanını ABD+RUSYA+BATI DÜNYASI ortaklaşa sunmuşlardır. İran’ın 10 bin askeriyle muhaliflerle savaşmasına göz yummuşlar, adeta demografik yapıyla oynamışlardır.

Sığınmacılar arasında suç işleyenler yahut, menfi davranışlarda bulunanlar olabiliyor. Böylesi durumlarda bile genelleme yapılarak suçun sığınmacılar aleyhinde nefrete dönüşmesine sebep olacak yayınlar yapılıyor. Emin olun bu da çirkin oyunun bir parçası.

Öyle anlaşılıyor ki; Her yol denendi bir de sığınmacılar üzerinden iktidara yüklenilecek. Biz ırkçılığın yanlışlığını anlatırken ne iktidarı savunuruz ne de muhalif olanlarını yereriz. Hak bildiğimizi, doğru bildiğimizi söylüyoruz. Irkçılığı kim yaparsa yanlış yoldadır diyoruz. Dahası yaşasın kardeşlik diyoruz, sözümüzün özü budur.

Yazımızı Hasan El Benna’nın ” Irkçılık düşüncesi, Kur’an’ın tabilerinin ruhuna yerleştirdiği İslam kardeşliği düşüncesinin önünde, güneş ışınlarının karları eritmesi misali eriyip yok olacaktır. ” sözüyle İnşaallah diyerek noktalayalım Vesselam….

1- Kur’an-ı Kerim / Hucurat Suresi 13

2- Buharî, Ahkâm: 4